Felemenkçede “niks” hiçbir şey anlamına gelir ve “niks”ten (bir isimdir) “niksen”e (bir fiildir) geçmek için ufacık bir adım yeterlidir. Yani niksen kelimenin tam anlamıyla “hiçbir şeylemek”tir.
Önceki yıllarda yaşam sanatları üzerine yazılmış Hygge, Lagom ve Lykke gibi ilgi çekici kitaplar okurlar tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştı. Bilhassa Uzak Doğu ve İskandinavya kültürlerinde rastlanan kavramlar, bu kitaplar aracılığıyla yeniden canlandırılmıştı. Belki hiç olmadığımız kadar stres altında olduğumuz için ya da zorlu ruhsal koşulların etkisinin modern dünyada kendini gün geçtikçe daha da çok hissetirmesinden ötürü Zen, Wabi-Sabi, İkigai, Kintsugi gibi Uzak Doğu öğretileri günümüzde gittikçe daha da popüler hâle geldi. Bu akımlara ek olarak, Batı’da insanların kişisel yolculuklarını manevi açıdan destekleyen bazı yeni kavramlar da büyük ilgi görüyor. Aynı zamanda iyileştirici fonksiyona sahip olduğuna inanılan bu popüler akımlardan biri de Niksen.
Felemenkçe diline özgü bir kelime olan Niksen, insanın, içinden geldiği hâliyle eylemsiz kalmayı tercih etmesi anlamına geliyor. Niksen, meşguliyetin ve devamlı bir şeyler yapma zorunluluğunun kenara bırakıldığı bir durum. Sadece anın tadının çıkarıldığı ve planlamanın yapılmadığı bu yaşam tarzı, insanlara mutluluk ve dengeli yaşam vadediyor. Niksen; özbilinç, özfarkındalık ve gelişmiş benlik duygusunun oluşmasında da rol sahibi. Niksen, modern insanın yoğun temposu yüzünden mustarip olduğu hayat koşullarının üstesinden gelmesine destek olabilmeyi amaçlıyor. Stres, kaygı ve tükenmişlik hissinin karşısına boşvermişliği koyan yazar Olga Mecking, Niksen kavramını derinleştirerek koşuşturma içinde geçen hayatlarımıza bir umut ışığı getirmeye çalışıyor. Pek çok kişi bu kavramı aslında kavramdan haberdar olmadan yaşıyor. Özellikle tatile giden insanlarda daha yakından gözlemlenen bir durum bu. Kesintisiz ve yoğun olarak bir şeyler yapmaya, planlamaya ve düşünmeye odaklanmış insanlar sadece oturup dinlendikleri zaman kendilerini rahatsız hissedebiliyorlar. Tatilde olmalarına rağmen, huzursuzluk hissinden bir türlü kurtulamıyorlar. Tabii bunun sonucunda da aslında keyif vermesi gereken bu tip deneyimler kâbusa dönüşebiliyor.
Sosyoloji profesörü Ruut Veenhoven bu kavramı “pencereden öylece bakma” hâline benzetiyor. Serbestçe yürümek, plan yapmadan yaşamak ve sadece oturmak da niksen kavramına uygun düşen eylemlerden.
Niksen yaşam sanatını hayatının bir parçası hâline getirenlerin daha motive olmuş, enerji toplamış, zinde, rahat ve dinlenmiş olarak yollarına devam edebilecekleri söyleniyor. Üstelik bu sırada teknolojik aygıtlardan uzak durulacağı için kendiliğinden dijital detoks yapılabiliyor. Niksen tutumunu yaşamın bir parçası haline getirmek için ekstra zahmete girmek gerekmediğini vurgulayan yazar; herhangi bir gün, mekân ve zaman içinde Niksen kavramının anında içselleştirilebilip uygulanabileceğini söylüyor. Olga Mecking, Niksen hakkında belirlenmiş net bir formül vermiyor. Çünkü Niksen herkesin, her an ve istediği şekilde hayata geçirip sonuçları görebileceği esnek bir yaşam felsefesi.
New York Times’ta yazarın “The Case for Doing Nothing” ismini taşıyan makalesi bu kavramın tanınmasında ciddi rol oynamış. Kitapta da zaten söz konusu makaledeki fikirlerin genişletilmiş hâli yer alıyor. Eser yediden yetmişe herkesin soluklanmasını ve rahatlamasını sağlayabilecek kıymetli tavsiyeler taşıyor.
Olga Mecking, işte bu bilinç durumunun kültürel, dilsel, etimolojik ve psikolojik dayanaklarını ele alıyor. Kitapta kavram önce, on beş yıldır Hollanda’da ikamet eden Naoko Yamamoto’nun görüşleriyle açıklık buluyor. Yamamoto, Hollandalıların aslında fark etmeden Niksen kavramını benimsedikleri görüşünü savunuyor. Hollanda’da yaşayan vatandaşların tatilde, kampta, plajda, ev ya da parkta tüm günü hiçbir şey yapmadan geçirebildiklerini söylüyor. Bunun tembellik olmadığını, aksine yetenek olduğunu ve mutluluk sağladığını da ekliyor. Güneşli yaz günlerinde bahçede öylece ve herhangi bir etkinlik yapmadan oturan insanlardan söz ediyor. Niksen bu açıdan yaz günlerine çokça uyan bir kavram, bir yaşam tarzı.
O hâlde açıkça görülebilir ki, gün içinde düş kurmak, şekerleme ve meditasyon yapmak sorunları çözme yetisini destekleyen etkinliklerdir. Mümkün mertebe az hareketin olduğu, mümkünse hareketin hiç olmadığı durumların zeka, zihin ve düş gücü üzerinde yadsınamaz bir tesiri vardır. Hiçbir şey yapmamak yalnızca mutluluk anlamında değil, sanatsal üretkenlik ve düşünsellik açısından da radikal bir dönüşüme yol açar. Ayrıca dinlence esnasında kortizol üretimi dengelenir ve böylece daha az stresli hissedersiniz. Arthur Schopenhauer, Walter Benjamin, Charles Baudelaire gibi birçok yazar, düşünür ve şair de hareketsizliğin önemine dikkat çekmişlerdir. Uzun lafın kısası, hiçbir şey yapmamak, sanılandan daha değerli.
Olga Mecking Kimdir?
Yazar, gazeteci ve çevirmen olan Olga Mecking, pek çok farklı alanda çalıştı. New York Times, The BBC, The Atlantic ve The Guardian gazetelerinde yazdı. Niksen ile ilgili yazdığı makale 100 binden fazla paylaşıldı. Hollanda’da yaşayan yazar bugün hâlâ blog, haber sitesi ve radyo programlarında faaliyet göstermektedir.