Olumlu Düşünmenin Gücü
Güçlükler karşısında nasıl ayakta kalınır? Her şey bu kadar zorken kalbi kuvvetlendirmek, ümidi besleyen bir inanç taşımak mümkün mü? İşleri yoluna koymanın sırrı ne? Norman Vincent Peale’in “Olumlu Düşünmenin Gücü” kitabı, bu sorulara yanıt vermekle kalmıyor, aynı zamanda sizi kendinizin en iyi versiyonunu yaratmaya davet ediyor. Hayat size ekşi limonlar verdiğinde, şikâyet etmek yerine onlardan tatlı bir limonata yapabilmeniz için leziz bir tarif sunuyor. Modern zamanların en etkili kitaplarından biri olan “Olumlu Düşünmenin Gücü” dünya çapında 24 milyondan fazla sattı ve 42 dile çevrildi. Hasan Abdullah Ismaik’in katkılarıyla zenginleşen elinizdeki genişletilmiş baskıyla da daha kapsayıcı hâle geldi. |
Bu ilham verici kitabın rehberliğinde, olumsuz düşünce kalıplarını aşmayı öğrenirken, karşınıza çıkan engelleri nasıl fırsata çevireceğinizi keşfedecek ve yaşamınıza anlam katmanın yollarını bulacaksınız.
Kendinin Yorgunu:İçe Dönük Fragmanlar
“Bizler, hayran olduğumuz şeylere benzeriz. Kalbimizi harekete geçirenler; ilgi duyduğumuz, merak ettiğimiz ve tutkuyla bağlandığımız şeyler ufak parçalarla bizi inşa eder. Giderek hayran olduğumuz şeyin kendisi oluruz. Üstelik bunu pek anlamayız, hayat anlatır.” Yağız Gönüler, sevmek ve yaşamak inadını sürdürüyor. Pek çok alanda yaptığı okumalarını, insan takibini, sokak voltalarını küçük ama tesirli notlar hâlinde sunuyor. Okurun yoluna başka çizgilerden ve renklerden oluşan halılar seriyor. Kimileri okusun kimileri gönlünce seyredip geçsin, yorulanlar da oturup dinlensin diye… |
Sankofayı Öldürmek
“Unutma, her sona eren yaşamın bir hayali vardı.” “Sankofa kuşunu daha önce hiç duymadığından eminim. Sankofa’nın anlamı ‘Geri dön, bak, ara ve bul’ demekmiş.” Geçmişi unutamayıp sırtlananlardan mısınız? Yaşadığı bütün acı deneyimleri taşınamaz bir yük hâline getirip uçamayan Sankofa kuşu gibi hatıra bataklığına çakılıp kabullendiğiniz yaşamı mı sürdürmek istiyorsunuz? Yoksa içinizdeki Sankofa kuşunu öldürüp özgürce uçmayı mı? İstanbul’un muhtelif yerlerindeki parklarda, sabah saatlerinde gerçekleşen dört cinayet. Kurbanlarının yanı başına sıra dışı bir cinayet silahı ve kitap bırakan bir seri katil… Maktullerin hepsinin “iyi okur” olması ve kitaplardan hareketle elde edilen ipuçları… Komiser Şahap ile ekibi, daralan zamanın eziciliğinin yanı sıra savcının ve emniyet müdürünün artan baskısı altında cinayetleri aydınlatmaya çalışırken kendilerini, öngöremedikleri büyük bir tuzağın içinde bulur. Böylece sekiz gün süren amansız bir macera başlar. Jüri’den tanıdığımız kahramanlar, bambaşka bir hikâyeyle Sankofa’yı Öldürmek’te yeniden karşınızda. Gürsoy Uysal’ın sürükleyici anlatımıyla bu eser, polisiyeseverlerin kaçırmaması gereken kitaplar arasında… |
Allah Kalpten İstenileni Verir Ne Eksik Ne Fazla
Korku,
Heyecan,
Öfke,
Sevgi,
Kaygı…
Hepsi hayata dair.
Yaşamak işte, dünyanın fizik kanunları…
Ve bir de hepsinden azade olmak var.
Dümdüz.
Duygu yok.
Sessizlik…
Değişmeyen bir ritim…
Sanki her şey nefesini tutmuş gibi.
Akıl!?
Yitip gitmeye meyilli.
Kalp!?
Kuş kadar atıyor.
Zaman!?
Vaktini bekliyor.
Hedef!?
Gökyüzü hep açık.
Sen kanatlarını aç yeter ki.
Sivriburun Uçurtmanın Yolculuğu
“Uçurtmalar rüzgâra direnebildiği için uçar. Direndikçe yükselir, yükseldikçe yeni yerler görme hevesi sarar içlerini.” Sivriburun, meraklı ve özgür ruhlu bir uçurtmadır. Hayali, kuşlar gibi istediği yere gitmek ve keşif yapmaktır. Hülyalı gökyüzünde süzüldüğü günlerin birinde beklenmedik bir şey olur. İpi kopar uçurtmanın. Böylece serbest kalan Sivriburun, aradığı maceranın içinde bulur kendisini. Uçurtma Müzesi’nin kurucusu Mehmet Naci Aköz, unutulmaya yüz tutmuş bir uçurtma çeşidini hikâyesine başkahraman yaparak bugünün çocuklarına kültürel bir miras aktarıyor. Üsküdar’ın semalarında geçen “Sivriburun Uçurtmanın Yolculuğu” uçmaya dair hikâyeleri ve aktörleri bir araya getirerek okurları masmavi bir serüvene çıkarıyor. Öğrenme sevgisinin ve cesaretin vurgulandığı bu eserde uçurtmaları daha yakından tanıyacak ve onların bir oyuncaktan çok daha fazlası olduğunu keşfedeceksiniz! |